Uğur Şahin, Bild am Sonntag’a verdiği röportajda kanser tedavisinin durumuna ilişkin bilgiler verdi. Şahin, “2025 ile 2029 yılları arasında çeşitli diğer terapötik yaklaşımlar için çalışma verilerine sahip olmayı planlıyoruz” dedi.
Şahin kansere karşı ilk kişiye özel mRNA bazlı aşılarının 2030’dan önce onaylanabileceğini umuyor.
Şahin “Hastadan kan ve tümör örneği alıyoruz ve dört hafta sonra kişiye özel aşıyı yapıyoruz. Ve ideal olarak yılda sadece 100 değil, on binlerce hasta için” ifadelerini kullandı.
Ekim ayında şirket, mRNA bazlı kanser aşısı ve CAR T hücresi terapisinin kombinasyonuna ilişkin ilk klinik çalışmanın sonuçlarını açıkladı.
Neredeyse tüm hastalarda tümörlerin büyümesi durdu ve neredeyse üçte ikisinde küçüldü.
Şahin, ‘Bu yaklaşım, bağışıklık sistemini özel savaşçılardan oluşan bir orduyla tümörü özel olarak bulup yok etmeye zorlama potansiyeline sahip’ dedi.
‘Tümör daha küçükse immünoterapiyle başlayıp kalan kanser hücrelerini tedavi edebilirsiniz. Geleceğin stratejisi bu farklı yaklaşımların kombinasyon terapisi’ diyen Şahin sözlerine şöyle devam etti;
‘Önümüzdeki birkaç yıl içinde, birçok kanser endikasyonunda klasik kemoterapi yerine hedefe yönelik kemoterapi olarak giderek daha fazla ADCS’nin kullanılacağından eminim.’
Şahin aynı zamanda tedavilerin ve ilaçların onaylanmasındaki uzun süreçleri de eleştirdi
Şahin Alman basınına verdiği mülakatta “İlaçların hastalara ihtiyaç duydukları şekilde çok daha hızlı ulaşması gerekiyor. Çeşitli noktalarda çok uzun bekleme sürelerimiz ve karmaşık süreçlerimiz var. Bu nedenle, geliştirmenin başlangıcından klinik testlerin çeşitli aşamalarına ve son onaya kadar süreç optimizasyonu gerekiyor” ifadelerine yer verdi.